MÜLKİYE ÖĞRENCİLİĞİ ve ÜNLÜ ÜSSÜMİZAN :
1961 yılının 27 Eylül günü boyunca süren ve Ankara’da ilk ve son kez uygulanan 3 aşamalı(Zeka Testi, Bilgi Testi, Matematik ve Kompozisyon) bir sınavlar zincirini atlatıp, 6 Kasım 1961 sabahı SBF (Siyasal Bilgiler Fakültesi, yaygın adıyla Mülkiye) öğrenciliğime başlıyorum. Yeni üniversiteli olmanın, “şebeke” (ulaşımda ve özellikle sinemalarda indirim sağlayan bir tür paso) kullanmanın, erkek liselerinin erkek öğrencileri olan bizlerin karşı cinsten sınıf arkadaşları edinip aynı sıralara oturmanın esrikliği içinde iken tüm Şubat ayını kaplayan yarı yıl tatili âniden geliveriyor. Dinlence sonunda, bizi biraz şansa dayalı ancak telafisi imkansız, ne yaman bir sınavın beklediğini anladığımızda iş işten çoktaaan geçmiş oluyor (Bu yarıyıl sınavında sınıf, numara sırasına göre ders sayısı kadar gruplara ayrılıyor. Her grup, grubun ilk öğrencisinin torbadan çektiği dersten sınava giriyor. O dersi çok ya da az çalışmış olmanız, ders kapsamının uzun ya da kısa oluşu gibi türlü etmenler şansınızı oluşturuyor. Bu sınavdan, o zamanki geçme notu olan “7”nin ne kadar yakınında ya da uzağında olduğunuza göre, yıl sonu sınav ortalamanızı o denli etkileyen “+” ya da “-“ notlar alıyorsunuz.).
O zamanlar SBF ve Hukuk Fakülteleri’nde değişik biçimleri uygulanan ve “Üssümizan” adı verilen, şimdilerin sınıf geçme sistemlerine göre son derece ağır olan, “öğrenci kabusu” bir sınav sistemi var. Sınıf geçme ortalamasının, “ORTA” derece olarak belirlenen “7”yi tutturmasını gerektiren, son kertede çapraşık ve karmaşık olan bu sınav düzeninin güçlükleri ve azizlikleri karşısında, nice üstün nitelikli arkadaşımız, “yıl kaybetmek-belge ile okuldan ayrılmak-okul değiştirmek” zorunda kalıyor.
İNEK BAYRAMI ETKİNLİKLERİ :
Mülkiye’de okuduğum yıllar boyunca, yarı yıl ve yıl sonu sınavlarının arasında, Nisan ayı ortalarında bir hafta boyu süren İnek Bayramları’nın neredeyse tümüne yakından tanıklık ediyorum. Sınıf arkadaşım ve yakın dostum Metin Kazancı’nın, hocamız Prof. Dr. Fehmi Yavuz’dan naklettiğine göre İnek Bayramı, Mülkiye’nin SBO(Siyasal Bilgiler Okulu) adıyla İstanbul’dan Ankara’ya taşınmasını izleyen 1937 yılında, Cebeci Çayırı’nda yöre halkının da ilgiyle izlediği, kimi kutlamalarla başlıyor ve adını, öğrenci jargonunda çok çalışmanın simgesi olan “İNEK”ten alıyor.
Her yıl için seçimle belirlenen Festival Komitesi’nin eşgüdümünde yürütülen bayramın Pazartesi’den başlayan ilk üç gününde sırasıyla, İdari Şube yâni TELLAKİYYUN’un İhtar-ı Evvel’i, Mali Şube yâni TAHSİLDARAN’ın Ön Uyarı’sı, Siyasi Şube yâni ZÜBBEYUN’un First Declaration’u okunuyor. Bayramın sonraki üç gününde yine aynı sırayla şubelerin bu kez ayrıntılı “FERMAN”ları okunup fakülte duvarlarına asılıyor. Fermanlar, son derece gürültülü--tantanalı-şamatalı bir şekilde ve o yıl için özel olarak düzenlenmiş şarkılar eşliğinde, o yıl için her şubenin kendi seçtiği kostümler giyinilip kuşanılmış olarak, ilan ediliyor. Fermanlarda, Mülkiye’de geçirilen yılların kimi özel anılarına da yer verilirken, her şube kendisini ve kimi üyelerini göklere çıkarıyor, diğer şubeleri ve kimi öğrencilerini eleştirip yerin dibine batırıyor, hocalara sataşılıyor. İnek Bayramları’nın, şube fermanlarının da asılmasına rastlayan son üç gününde bir kısmı klasikleşmiş (Münazara, Laf atma Yarışı, Halat Çekme ve Çuval Yarışmaları, Minder Kavgası, Mevlut-Dua-Tövbe-Duaül Şahane), bir kısmı da o yıla özgü etkinlikler (Fener alayı, Ateşbaşı Sohbeti, Yumurta Yarışı, Yoğurt Yeme ve Tavla Karşılaşmaları, Kızlararası İğne-İplik Yarışması, Matrak Basketbol ya da Futbol Turnuvaları) yer alıyor.
Bayramın sonuna rastlayan ve bir yandan da yarım gün öğretim yapılan Cumartesi günü, Siyasi Şube Fermanı’nın sonrasında “lakaplar”a göre hazırlanan İneklik Diplomaları dağıtılıyor. Öğleden sonra sıra, genellikle Veteriner Fakültesi’nden ödünç alınan ve süslenip-püslenen ineğin, tüm son sınıf “tüllab”ının(öğrencilerinin) kostümlü katılımlarıyla ve “en inek” öğrencinin tuttuğu ipiyle dolaştırılmasına geliyor. Fakülte önünden başlayan yürüyüş, sıkça yinelenen Mülkiye Marşı ve uyarlanmış Bayram Şarkıları eşliğinde, Cemal Gürsel Caddesi-Celal Bayar Bulvarı-Mithatpaşa Caddesi-Ziya Gökalp Caddesi’ni izleyerek aynı yerde sonlanıyor. Aylardır hazırlanmakta olan ve her türlü sataşmanın, “çamur atma”nın yer aldığı matrak dergi KAZGAN, en geç o gün matbaadan getirilip dağıtılmaya çalışılıyor. Bayram, o akşamın geç saatlerinde fakülte mekânlarında başlayan Kıyafet Balosu ile sona eriyor.
Bayram haftasının dışına taşan iki etkinlik daha var. İlki, öğrencilik yıllarının ortaklaşa anılarından oluşan ve o yılın yeteneklilerince yazılıp yönetilen, genellikle Üçüncü Tiyatro'da (şimdilerin Operet Sahnesi) sahnelenen SHOW’u (ki o yılların “şov”ları arasında Keşanlı Ali Destanı’nı, Carmen’i, Hikâye-i Cenk-i Aziz’i, İneğin Gölgesinde’yi sayabiliriz). Diğeri ise Ankara’nın ünlü bir otelinde gerçekleştirilen, bu kez ciddi giysili “VEDA BALOSU”. Tüm bunların bitimiyle rüyadan uyanılarak, yıl sonu sınavlarının ağır havasına giriliyor.
Şu sıralar, bu yılın 4 Aralık’ında hayatta kalan arkadaşlarımla düzenleyip, yitirdiğimiz 50 arkadaşımızı da anacağımız, “50nci Mezuniyet Yılı Törenleri”ne hazırlanmanın ve bu törenlerin içine bir de Minik İnek Bayramı yerleştirerek o günleri son bir kez daha anma çabalarının heyecanı içindeyiz.