Bu haftaki yazıma hepimizi çok mutlu eden bir haberin sevinci ile başlıyorum: Genç kemancımız Veriko Çumburidze (1996) Polonya’da düzenlenen ve uluslararası alanda en prestijli keman yarışmalarından biri olan “Henryk Wieniawsky Keman Yarışması’nda” birinciliği kazandı.
Veriko’nun İDSO ile henüz çocuk yaşta verdiği konserini kaydettiğimi dün gibi hatırlıyorum. İlk kayıtlarından birini yapan kişi olarak bu birincilik bana ayrı bir mutluluk verdi. Kendisini canı gönülden tebrik ediyorum.
USTALARIN SAHNESİ
İDSO 21 Ekim Cuma akşamı Caddebostan Kültür Merkezi’nde verdiği konserde Devlet Sanatçısı piyanist Hüseyin Sermet’i konuk etti. Orkestrayı İsrailli şef Avi Ostrowsky yönetti. Çaykovski’nin 1. Piyano Konçertosu ve 6. Senfonisinin seslendirildiği konserde başkemancı koltuğunda bu hafta genç başkeman yardımcısı Özgecan Günöz Kızılay oturuyordu. Görevini başarı ile icra eden genç sanatçımızı da tebrik ediyorum.
Orkestrayı yöneten Avi Ostrowsky zamanımızın deneyimli şeflerinden biri. Sahne arkasında kendisini gördüğümde aklıma ilk gelen zamanın Avi Ostrowsky için durmuş olabileceği idi. 1950’lerde görmeye alıştığımız “sert maestro” görünüşü ile o dönemden fırlamış gibiydi. Açık konuşmak gerekirse o dönemlerin başka bir tadı vardı sanki?
Konserin solisti Devlet Sanatçısı piyanist Hüseyin Sermet her zaman olduğu gibi neşeli ve rahat tavırları ile keyifli bir konserin habercisiydi. Yıllar boyunca en azından İstanbul konserlerini kaydettiğim için, Hüseyin Bey’in bu pozitif havasını gerçekten seviyorum. Rahat solist, rahat orkestra demek olduğu için, İDSO’nun da performansında ciddi bir artış hissediyorum doğal olarak.
Çaykovski’nin 1. Piyano Konçertosu piyanistlerin çalmayı sevdiği eserlerden biri. Solistler tarafından hem teknik olarak hem de yorumcu olarak kendilerini göstermesini sağladığı için tercih edilir. Ankara ve İzmir’den sonra Hüseyin Sermet’te bu konçertoyu İstanbul’da da hakkını vererek yorumladı…
Orkestra bu hafta Avi Ostrowsky ile iyi bir prova zamanı geçirmiş diyebilirim. Şef ve orkestra arasında iletişim oldukça iyiydi. Bir tek, ikinci bölümde erken verilen işaretle orkestra dengesi bozuldu o kadar.
Bazı konserler vardır ki gerçekten çok dengelidir. Özellikle kayıt yapan tonmaysterlerin “kusursuz” diyebileceği konserlerdir onlar. İşte bu kadar yakın konserlerden biri de bu konserdi. Nazar boncuklarımız birinci ve üçüncü bölümün hemen başındaki nefesli grubu oldu. Nefesli çalgılar maalesef bu tarz kazalara çok açık.
Başarılı bir performanstan sonra dinleyicinin ısrarlı alkışlarını karşılıksız bırakmayan Hüseyin Sermet, bis öncesi küçük bir konuşma yaparak, şehit düşen gençlerimizi işaret etti. “Vatan uğruna şehit düşenler sayesinde bugün bu konserleri yapabiliyoruz” diyen Sermet; şehitlerimiz anısına kendisinin de hocası olan Ulvi Cemal Erkin’in “Küçük Çoban” başlıklı piyano parçasını seslendirdi.
KÜTLESİ AĞIR SENFONİ
Konserin ikinci yarısında yine Çaykovski’nin, Op.74, 6 numaralı si minör “Patetik” senfonisi yer alıyordu. Bazı eserler vardır ki diğer eserlerden ayrılırlar; Çaykovski’nin 6. Senfonisi de bu eserlerden biri gibi gelir bana. Dinlediğinizde “kütlesel” bir ağırlıkları vardır. Bestecinin son eseri de olan senfoni, kardeşi Modest’in önerisi ile “Patetik” adını almış.
Bir şekilde malum mu olmuş bilinmez, Çaykovski bu eserinde bana göre tüm hayatının özetini yapmış gibi gelir. Romantizm – Klasisizm dokusunu incelikle işleyen Çaykovski, bu uzun senfonisi ile orkestralara da “solist” kumaşını giydirmiştir. Bu usta işi eseri her dinlediğimde koleradan ölen Çaykovski’ye “neden o suyu kaynatmazsın be adam?” diyesim vardır.
İDSO bana göre bu Çaykovski maratonundan başarılı çıktı. Hem konçertoda hem de senfonide yüksek konsantrasyon gösteren orkestra, notaları doğru seslendirme endişesi yerine yoruma odaklanmış bir görüntü sergiledi. Bunda iyi şef, iyi solist, repertuarda yer alan iyi bilinen eser üçlüsünün rolü var tabii. Bu nedenden dolayı riskli ve orkestranın tanımadığı eserler programa alınacaksa, konser sezonu öncesi bu eserlerin çalışılması kanımca orkestranın konuk şeflerle olan bir haftalık prova süresine büyük katkı yapacaktır.
Sonuç olarak, İDSO üzerindeki bu rahatlıkla, senfoniyi tam anlamıyla bir bütün halinde çaldı. Özellikle kendilerine çok iş düşen ve sonuna kadar performans isteyen partileri ile nefesliler, bu eserde gerçekten kusursuza yakın iş çıkardılar.
ÇAYKOVSKİ’DEN GELEN MESAJ
Konser genel olarak o kadar iyiydi ki, çok şükür senfoninin en sonda telefonunu kapatmayı unutmuş bir dinleyici sayesinde konserin bitmesini bekleyemeyen sabırsız Çaykovski’nin “tebrik” mesajını aldık…
Bölüm arasındaki alkışlar bir şekilde kayıtlarda atılabiliyor; ancak bu telefon ve benzeri cihazlardan eserin içine giren sesleri her zaman temizlemek mümkün olmuyor. Canım konser kaydı da tonmayster için çöp oluyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nde bir firma geliştirdiği cep telefonu kılıfları ile cep telefonlarını erişime kapatıyor. Mağazalarda kıyafetlerin üzerine takılan alarm mantığı ile kilitlenen kılıfı açmanın tek yolu, telefonsuz sahadan dışarı çıkıp kilidi de-aktive eden sisteme dokunmak.
Birleşik Devletlerde birçok performans salonu bu kılıfı kullanmayı zorunlu hale getirmiş durumda. Yine de telefonu sessize almadıktan sonra tonmaysterler için değişen bir şey olmuyor…