New York'un ünlü semtlerinden 5. Cadde ile 57. Sokak köşesine geldiğinizde karşınıza bütün ihtişamıyla Trump Tower çıkar. İlginç bir şekilde, 66 katlı bu gökdelenin ana giriş kapısında kocaman harflerle "halka açık" olan saatler yazılıdır. Esasında pahalı bir AVM ile lüks konut ve işyerlerinden oluşan Trump Tower için "ziyaret saati" vurgusunun yapılmasındaki amaç "anıtsal bir yapının gezilmesi" algısını beslemektir. Zaten içerideki hıncahınç kalabalığın büyük bir iştahla normalin iki üç misli fiyatları umursamadığına tanık olunca, sözkonusu senaryonun tıkır tıkır işlediği rahatlıkla söylenebilir!
Elbette bu ticari zekâya dayalı bir oyun, ancak bugünlerde Amerikan başkanlık yarışında Hillary Clinton'a rakip olarak seçim kampanyasını yürüten Donald Trump geçen yıl bir filmde kendi evini oynatmıştı. Orijinali "Self/Less", Türkiye'de ise "Selfless" ismiyle gösterime giren filmde New York'un emlak milyarderi ünlü bir işadamının yakalandığı ölümcül hastalıktan "parası neyse vererek" kurtulması anlatılır. Yazıda da yerverdiğimiz "Self/Less" afişi bu açıdan son derece anlamlı bir slogan kullanır: Tanrı insanı yarattı, insan da ölümsüzlüğü...
Yapay zekalı robotlar, DNA çalışmaları ve genetik kopyalamadaki gelişmelere bakınca, doğal olarak bilim dünyasının ne derece ilerlediğini düşünüyoruz. Ancak tarihten ders alarak değerlendirince, bu tarz deneylerin gelecekte hangi bilim dışı karanlık güçlerin eline geçeceğini bilmiyoruz. Bilimsel olan her ileri adımın eninde sonunda ticari meta haline dönüşmesi fikri bile insanlığın gidişatı anlamında yeterince ürkütüyor.
İhtiras ve bencilliğin tek belirleyici olduğu bir dünyada ölümlülük kaderini bozmak adına "ne pahasına olursa olsun yaşamak" artık bilim kurgunun alanından çıkıp gerçek olma yolunda ilerliyor. Bu açıdan yönetmen Tarsem Singh'in filmine modern dünyanın "insandan insana gelen kötülüklere" yakılan bir ağıt gözüyle bakılabilir.
Damian Hale (Ben Kingsley) kanser hastalığının en son aşamasına gelip, doktorlarından "günleriniz sayılı" uyarısını alınca daha önce kendisine "çaresiz değilsiniz" diye yaşatma sözü veren bir şirketin teklifini kabul eder. Bilinç nakli yapılarak sağlıklı bir genç bedende "yeniden" dünyaya gelecektir; elbette bedeli mukabili. Hayatta kalma hırsı bu genç bedenin nereden ve ne şekilde geleceği sorularını sordurmaz bile; operasyon başarıyla sonuçlanır ve emlak kralı hayatına kaldığı yerden devam eder (mi?)
Filmin sürprizlerini bozmamak adına fazla ayrıntıya girmeden, Tarsem Singh'in hikayesini dozunda bir aksiyonla buluşturarak vicdan, adalet ve kapitalizmin etik sınırları üzerine çok önemli saptamalar yaptığını söylemekle yetineyim.
"Self/Less" filmi Kasım ayındaki başkanlık seçimleri öncesi daha bir anlam kazanıyor: Donald Trump'ın 66. katta yeralan muhteşem teras dairesi filmin belli bir bölümünde tamamen başrolde. Üstelik plato değil, Trump'ın kendi dairesi kullanılmış.
"Self/Less" -- Yönetmen: Tarsem Singh. Oyuncular: Ryan Reynolds, Ben Kingsley, Matthew Goode, Natalie Martinez